7 Eylül 2017 Perşembe

DELİ YANKILAR

 Yazmaktan zor birşey varsa o da mum ışığında, saman kağıda yazmaktır herhalde. Üstelik sıcağın ve 3-5 bardak demli çayın uyutmadığı bir gecede. 
 Hareketli ve bir nebze stresli bir gün geçirilmiş, kafanın içi birbirini kovalayıp duran düşüncelerle dolmuş, taşacak bir yer aranmış ve sonunda kalemden kağıda kusulmuştur. 
 Hafiften rüzgar esmeye başladığında serinleyecek olmaktan doğan rahatlama hissi, titreşen ve sönmeye yüz tutan mum alevi nedeniyle yazmak daha da zorlaşmaktadır. Yazmak için görmek gerek midir, bilinmez. Bakacağız. 

  Ne duruyorsun dedi, anlat hadi.
        -Ne anlatayım? dedim. 
  Derdin nedir, söyle işte, seni dinliyorum.
        -Anlatamam.
  Hep seni dinlememi istemiyor muydun? Bak işte buradayım.
        -Yıllardır yoktun. Karabasanlarım hücrelerime yapışmış. Çıkmıyor. 
  Olur mu canım öyle şey?  
         -Oluyormuş demek.
  Hadi hadi, nazlanma.
          -Naz değil o, yılmışlık. Bir de sıkılmışlık. Evet evet, hemen herşeyden sıkılıveriyorum. Tamamlayabildiğim tek bir cümle yok hayatta. Kelimeler bile yarım kalıyor. Hecelerinden değil de seslerinden bölünerek anlamsızlaşıyor hayat. Kaybolup gidecekmişim hissinden sıyrılamıyorum. Ormana karışmak istiyorum oysa. Dereleri tepeleri aşıp, taşlardan sekip, birden kanatlanıp da uçmak, uçmak, uçmak...

   Kaybolmaktan ölesiye korkuyorum. Parçalanmaktan. Hayat gibi yarım yamalak olup, toplumun tam orta yerinde ne yapacağını bilemeden kalakalmaktan. Çay değil de bu kaygı uyutmuyor. Oysa gece yarısını geçeli çok olmuş. Evlerin ışıkları tastamam sönmüş. Bense balkonda oturmuş rüzgardan titreyip duran zavallı bir mum alevinin cılız aydınlığından medet umuyorum. Uyumak, dinlenmek ve huzurla uyanmak istiyorum. Yorgunum. 

   Ve mum sönüyor. Anlıyorum ki mum aslında hiç yanmıyormuş. Yazmak için de görmeye gerek yokmuş. Tıpkı seninle konuşuyor olmam için yanımda, karşımda ya da buralarda biryerlerde oturuyor olmana gerek olmadığı gibi. Telefon diye birşey var evet. Ama sen illaki varmışsın gibiyi oynamak istiyorsan gel buyur. Çay koyayım mı sana da? Uykun gelmiştir şimdi. Ya da git uyu. Yarın konuşuruz artık. Hadi iyi geceler. 
     

20 yorum:

  1. Merhabalar.
    İnsanın iç dünyasında neler var neler... Onları açığa çıkarmak için belki bir mum ışığına, kalemle birlikte bir de saman kağıda ihtiyaç var mıdır, yok mudur sorusuna; ben var diyerek cevap vermek istiyorum. İnsanın iç dünyası kapalı bir kutudur. Eğer o kutuyu kilitleyip, anahtarını da bir okyanusa fırlattıysanız, işiniz çok zor. Ama eğer bir mum ışığı ve bir saman kağıt, bu kutuyu açmaya anahtar oluyorsa, çok şanslısınız demektir. Çok güzel kurgulanmış ve çok güzel kaleme alınmış bir iç dünya söyleşisiydi okuduğum. Kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim.
    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Bu kez tamamen kendi hislerimi yazdım. Dostlarımdan uzak olmak yaramadı sanırım. Bir melankolidir gidiyor. Tatil bitsin de herkes evine barkına dönsün artık.
      Selamlar ve sevgiler benden.

      Sil
  2. Çok güzel bir anlatı, yüreğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  3. Toplumun tam orta yerinde,avazım çıktığı kadar bağırmak ya da.
    "Düşünün ve sadece nazik olun kimseyi kırmayın"
    bağırarak denmez ki bu da...
    O zaman küfürü basıp çekip gitmek belkide,87 yaşındaki,kupkuru olmuş annemin koynuna sızıp,izinin dışında yok olmuş memesinde,azda olsa uzaklardan çooook uzaklardan da alabileceğim süt kokusuna saklanmağa...

    Sadece sen mi içini dökeceksin,ohhh rahatladım azıcık.

    Emeğine sağlık,öpüyorum seni ve yavruyu,kolaylıklar diliyorum.
    Sevgilerimi de bolca bıraktım,
    Sevgi ile başı dert olanları da.
    Def et,getsin,benim gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok öpüyorum ben de. Hep bir yürekten sevelim ki buz kesilen kalpler utancından erisin.

      Sil
  4. Beautiful post, Dear ❤️
    I'd be happy friendship blogs ♥️ Subscribe to your Blogger
    Julia Shkvo

    YanıtlaSil
  5. Victor Hugo da öyle yazarmış :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok o gaz lambasıcılardan, mumculardan değil ��

      Sil
  6. sırıttım hoşuma kaçtı :)

    YanıtlaSil
  7. Güzel anlatım ötesi.:) Şimdi geriye dönük yazıları okuyacağım. Sevgi ve erdemle...

    YanıtlaSil
  8. "Hecelerinden değil de seslerinden bölünerek anlamsızlaşıyor hayat. " bayıldım.

    YanıtlaSil
  9. Özlemişim kaleminizi. Tam da bu duygular üzerindeydim:) Güçlü kaleminizle yaşayın:)

    YanıtlaSil
  10. Yüreğine, kalemine sağlık canım.
    Keyifle okudum
    Sevgiler

    YanıtlaSil