Bazen kafamın içerisinde koşturup duran kelimelerin, bir kalenin yapı taşları olduğunu düşünüyorum. Yan, yana; üst, üste sıraladığımda, ruhumu korumaya alan; muhafızı sevdiklerim olan, acemi işi bir kalenin.. Bakabilen insanların ardında temiz bir yürek; bakmasını bilmeyenlerin ise çarpık, çurpuk, yıkılmaya yüz tutmuş gibi duran duvarlarını gördüğü bir kalenin..
Özellikle de ne zaman bir kitap okusam, hele ki az biraz düşünmeye sevk eden türden, bu yaramaz kelimeler ortaya çıkıyor ve bir takım diyaloglar, monologlar birbirini izleyip duruyor. Elimin altında onları yazıya dökebileceğim herhangi bir araç varsa ne mutlu; biraz yazıp rahatlıyorum. Yoksa uykusuz gecelerimden biri daha başlıyor demektir.
Yine de yazdıklarımı okuyanlar, satırlarda beni bulmayı beklemesinler. Benden kastım; hayatım. Çünkü yazılarımın kahramanı ben değilim. Olamam da. Zira öyle okumaya değer, ilgi çekici şeyler yaşamıyorum. İşten eve, evden işe; kalan zamanda da eş, dost ile sıradan bir hayat süren, sıradan bir insanım. Hikayelerimde; belki duygularıma bir vücut çiziyorum, o kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder