1 Haziran 2017 Perşembe

KANIKSAYIŞ

İlk Gün;
 Başımda bir duman; en dağılmayanından. Kulaklarımı dolduruyor bir ses; tınısı tiz mi tiz. Başımdaki duman kara değil, tozpembe. Kalbimde acı verici bir his; tarif etmesi zor. Sanki bir yaz güneşinin altında duran siyah taşları almışlar, göğsümü yarıp içeri doldurmuşlar. Oysa mevsim bahar bile değil. Tuhaf.
 Bir şiir yapışmış dudaklarıma. Evirip çevirip okuyorum.

Kadehim dolu,
Taşana denk.
Kadehimde hüzün,
Bir de sensiz olmak duygusu;
Kadehimde özlem,
İçiyorum yokluğunu.
Kadehimde aşk,
Aşıkların hepsi sen.
Dudaklarım, susuz kalmışlığın kurusu.

İkinci Gün;
  Yine yalnız oturuyorum bu soğuk bankta. Tenime değiyor, geceden kalma çiğ taneleri. Kulaklığımda hüzne hüzün katan boğuk şarkıların yankısı. Bir kedi miyavlıyor çalıların arasında. Bir kedi, karnı aç. Zihnimse öyle bencil ki acıyamıyorum ona. Acıyamıyorum kendimden başka herhangi bir mahluka.

 Üçüncü Gün;
    Bugün yine, senden sonra ve öncekilerden önceki her gecede olduğu gibi oturuyorum o kahrolasıca bankta. Beynimin oluklarında yokluğunun yankısı dolanıyor. Unutmaya çalıştıkça ben, buradayım diye bağıran bir gitmişlik. Dünya dönüyor oysa biliyorum, hissediyorum da yararı yok. Başım dışında dönen hiçbir şey umrumda değil. Bırakılmış her aşık gibi ben de bencil bir yabaniyim. Canlı cansız herşeye küskün bir mendebur.

Dördüncü Gün;
  Pervaneler sinmiş ağaç kovuklarına. Gökyüzünü yıldızlar değil, uçakların yanıp sönen ışıkları aydınlatıyor. Gecenin ayazı iliğime işlerken, yüreğimin yangınından başka bir ısı değişimini umursayamıyorum. Sokaklarda kediler, köpekler ya da kimsesiz çocuklar üşüyormuş kimin umurunda. Ben yalnızca kendi kimsesizliğime ağlıyorum. Gözlerimde yaş kalmamış ya kar tanelerinin tenime değdikten sonraki ıslaklığına sığınıyorum. Yeni maskem işte bu benim. Ağlayan bir soytarı. Ki hiç sevmem soytarıları. Onların yalana bürünmüş dünyaları kimin umurunda, ben sadece hayat ile arama ördüğün yalan duvarına ağlıyordum. Ve kızıyorum zavallılığıma.

Beşinci Gün;
  Yoktun, vardım
  Geldin, varlığımı keşfettim
  Yoksun, yokum...

Altıncı Gün;
  Melankoli can sıkıcı. Bir o kadar da gereksiz. En iyisi Bob's Burger izlemeli.

Yedinci Gün;
  Ne diyorduk??



6 yorum:

  1. Bir sonraki günü merak ettiren,sonunda da hem tebessüm ettirip hem düşündüren bir anlatım olmuş. Kaleminize sağlık:)

    YanıtlaSil
  2. bu tür güzel yazılarınızı özledik, çok ara verdiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolun Mehmet Bey. Bir kaç aydır resme merak sardım. Yağlı boya tablolar yapıyorum. Diğer yanda iş ve ev hayatının sorumlulukları. Ara sıra birşeyler karalıyorum ancak defter köşelerinde kalıyor. Düzenleyip paylaşmaya vakit bulamıyorum. Sevgiler...

      Sil