Güzelce yıkandıktan sonra, duş kabininden çıktım. Askıdan aldığım küçük havlu ile saçlarımı sardım sonra da büyük havluyu vücuduma doladım. Lavabonun önüne yaklaştım. Elimin tersi ile aynadaki buharı silmeye çalıştım, olmadı. Her defasında yeniden puslanıyordu. Lavaboyu açtım. Avuçlarımı bir kase gibi birleştirip soğuk suyla doldurdum. Sonra da tezgahın ıslanmasını umursamaksızın puslu aynaya fırlattım. Görüntü biraz olsun netleşmiş, gözlerimin altındaki kararmış olan çukurlar ortaya çıkmıştı. Uykusuzluğa hiç dayanamıyordum. Aynanın her iki yanında ikişer katlı açık raflar vardı. Kimine mum ve tütsüler, kimine ise çeşitli kozmetikler özenle yerleştirilmişti. Yüzüme sürmek için bir krem aradım ancak bulamadım. Saçlarımı kurutup kurutmama konusunda kararsız kalmıştım. Hava çok sıcaktı, kurutmayacaktım. Islanan havluları askıya geri astım. Temiz giysileri giyindim ve banyodan çıktım.
Soğuk bir şeyler içmek üzere mutfağa girdiğimde Onur’un telefonla konuşmakta olduğunu fark ettim. Elindeki benim telefonumdu. Beni görür görmez “Bir dakika lütfen. Eşi geldi şimdi, ona veriyorum.” deyip yanıma yaklaşarak telefonu uzattı. Oktay’ın bölümünden arıyorlarmış. Sekreteri, onunla görüşmek istediğini söylediğinde bunun mümkün olmadığını. Benim de zaten kendilerini aramak niyetinde olduğumu söyledim. Sonra da Oktay’ın kalp krizi geçirdiğini, ardından acil ameliyata alındığını, şu anda ise yoğun bakımda yatıyor olduğunu ayrıntıdan uzak bir şekilde ve büyük bir soğukkanlılıkla anlattım. Telefonun diğer ucundan ise önce abartılı bulduğum bir şaşkınlık ünlemesi ve ardından sadece hıçkırıklarını seçebildiğim bir takım sesler gelmeye başladı. Neredeyse avutmaya çalışıyordum ki hat kesildi, ya da telefon kapandı, anlayamamıştım. Sekreteri ne de çok seviyormuş diye düşündüm. Düşüncemi Onur’dan saklamama gerek yoktu.
“Oktay’ı bu kadar sevdiklerini bilmiyordum.” Dedim. “Neden sevmesinler ki. Sen sevmiyorsun diye, hiç kimse sevmeyecek mi?.
Neden böyle düşündüğün anlayabiliyordum aslında ama sormadan edemedim. “Neden onu sevmediğimi düşünüyorsun Onur’cuğum, anlamadım.” Dedim. “Benim ne düşündüğümün bir önemi yok canım, önemli olan sen ne hissediyorsun, onu söyle. Bilmediğim bir şey yok değil mi?.”
“Aslında söylemediğim bir şey vardı ama belli ki onu da Şebnem anlatmış sana.”
“ Derya mıydı, neydi? Anlattı işte bir şeyler. Aslında ben bekliyordum böyle bir şeyi, şaşırmadım.”
“ Niye ki?”
“Niye olacak, yapmayan var mı sanıyorsun? Hem sadece bir kişi ise ki ta kaç sene öncesinde olmuş, şükret haline.” Dedi. Onur’dan hiç böyle bir açıklama beklemiyordum. Çok şaşırmıştım ama bu hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Kırgınlığım öyle derindi ki, zihnimde hiç silinmeyecek bir iz vardı artık. Şayet duygularımda bir yumuşama olabilecektiyse eğer, onu, ambulansta şuuru gitmiş bir şekilde yatıyorken gördüğümde olmaz mıydı? Böyle basite indirgenmiş, anlamsız bir açıklama neyi değiştirebilirdi?
“Sen yapmıyorsun işte, demek böylesi de olabiliyormuş Onur’cuğum.” Dedim. Tedirgin edici bir şekilde sessiz kalmayı tercih etmişti.
Devamı Gelecek... ;)
Erkek zihniyeti... Ne kadar da basit onlar için... Kalemine sağlık... Sevgiler...
YanıtlaSilKadın dilinden erkek zihniyeti. Kim bilir, yanılıyorumdur belki de.
SilSevgiler ;)
Merhaba, ben geldim :)
YanıtlaSilEril dişil dengesizlik sürdükçe ne hikayeler ne öyküler bitmez... Kalemine sağlık.
Merhaba, merhaba, hoş geldiiiin :)
SilHayatta dengesizlik mi yok? O biter, başkası başlar, yine de öyküler hiç bitmez ;)
Veda tam gaz gidiyor. Aynı ustalıkla... Tebrikler:)
YanıtlaSilÇok teşekkürler, sevgiler ;)
SilBen çok geride kalmışım baştan okuyayım hikayeyi....
YanıtlaSilŞimdiden kolay gelsin o zaman, sevgiler :)
SilOnur'un kürekle vursun ağzına Berna :-)
YanıtlaSilSevgiler
Amiiiin :))
SilDatlı mı datlı biri gelmiş bloğuma, şeker mi şeker yorum bırakmış bi de üstüne. O siz mi oleyyosunuz aceba?? :)
YanıtlaSilSevgiler... <3
Ay mimikli böcüüükk! Hoş geldin, ne mutlu ettin şimdi beni ;)
SilEline-yüreğine-kalemine sağlık.
YanıtlaSilSadece sana uğradım.
Pazar gününden beri acil-klinik-yoğun bakım ve yazdığın d yakın duygular içinde anacığımı belkiyoruz.
Sevgiler.
Yaaaaa... Geçmiş olsun. Çok üzüldüm. İnşallah anneniz en kısa zamanda sağlığına kavuşur.
Silkalemini çok beğendim..
YanıtlaSilyarım saate bitirdim hepsini:)
Çok teşekkürler. Sevgiler ;)
SilGoogle plus'dan takip mi etmiyoruz nedir
YanıtlaSilsenin yeni yayınlarının duyurusunu göremiyorum blog duyurularında. Oysa ben oradan izliyorum. Bu işi çöz buzlu kalemccim :))) Kaçırıyorum yoksa yayınlarını....
Blogger'dan takip ettiğine eminsin di mi? Baaak, hemen takipçi listeme bakıyorum :)))
SilKomşulaaar komşular, ay vallahi de skandal. Pek sevgili Ayşei Yasemin'ciğim beni takip etmiyormuş ;)
Mimledim seniiii
YanıtlaSilHemmeeeen yazıyorum cevapları ;)
SilVeda... Hep karşıma çıkıyor bugünlerde bloglarda :(
YanıtlaSilSonbahardan mıdır nedir diyeceğim ama benimki ta geçen kıştan kalma bir veda, en bitmeyeninden ;)
SilNe kadar çok kaçırmışım :(. Ama tabii bu şekilde daha iyi oluyor birikince kitap tadında okuyorum :). Şimdi kaçırdığım bölümleri okumaya gidiyorum :). Diğer bölümlerde görüşmek üzere bir kaç dakikalığına hoşçakal 😊.
YanıtlaSil