19 Ağustos 2016 Cuma

VEDA 33 (Berna)

     Arabanın içinde, gece boyunca içilmiş olan sigaranın rahatsız edici kokusu vardı. Midemin bulandığını hissettim, camı açtım. Dışarıdan, beni rahatlatmasını umduğum derin bir nefes çektim. Bu kez trafiğin ürettiği yoğun bir egzos kokusu, midemi iyice bulandırdı ve elimde olmaksızın öğürmeme neden oldu. “İyi misin?” diye sordu, sakin bir şekilde. “Uygun bir yer bulabilirsen arabayı kenara çeker misin?” dedim. Az ileride benzin istasyonu vardı. Oraya gelince durabilirmiş.
   Araçtan iner inmez lavaboya doğru koştum. Burası çok daha fenaydı. Etkisi henüz geçmeyen tüm o kokuların üzerine bir de benzin ve tuvalet kokusu eklenmişti. Elimi yüzümü yıkadım. Akşamdan beridir hiçbir şey yememiştim. Her öğürmemde çıkan azıcık safra, genzimi yakıyordu. Lavabodan akan su ile ağzımı çalkaladım. Bu sırada tuvaletin kapısı açıldı. Oktay, elinde şişelenmiş su ile içeri girdi. “Al bunu iç bitanem. Soğuk soğuk iyi gelir.”
    Tekrar arabaya bindiğimizde, daha iyi hissediyordum. “Yüzün bembeyaz oldu. Uçuş kaçta? İstersen önce bir şeyler yiyelim.” Oktay’da hiç ummadığım bir telaş vardı. En son ne zaman onu bu kadar ilgili gördüğümü hatırlayamadım. Hoşuma gitmişti. Yine de temkinli olmam, tekrar kendimi kaptırmamam gerekiyordu. Daha öncekiler nasıl son bulduysa muhakkak bu hali de geçecekti, biliyordum.

    “Daha çok vakit var, acelemiz yok. Havalimanında yeriz.” Dedim. “Sen bu halde gidebilecek misin peki?” İyi hissediyordum. Bulantım geçmişti. Ancak biletleri almamız gerekiyordu. Umarım yer bulabilirdik. Bu düşüncemi söylemedim. Bir de arkadaş yalanı vardı. Nasıl düzelteceğimi hiç düşünmemiştim. Neyse, orada bir yolunu bulurdum. Zaten nasılsa havalimanına girer girmez kaçıp geri dönecekti. Ben de kendime gidecek bir yer bulurum diye düşündüm. Roma olmazsa da başka bir yer. Dünyada gezecek öyle çok şehir, yapacak öyle çok şey vardı ki. Yıllarca bir adamın aklına uyup da zindan gibi bir eve nasıl kapanmışım anlayamıyordum. Oktay’a olan öfkem yeniden canlanır gibi oldu. Hayır, hayır. Bu kez öfke, tartışma ya da benzeri negatif hiçbir şey olmayacaktı. Artık çevremde sadece huzur var olsun istiyordum. Gereksiz duyguların hayatımı mahvetmesine izin vermeyecektim. İster Oktaylı ister onsuz olsun, hiçbir önemi yoktu. Yüzümde varlığına engel olmadığım bir gülümseme belirdi. “Her şey çok güzel olacak.” 

Devam edecek. ;)

4 yorum:

  1. Sürükleyici ve merak uyandıran bir yazım emeğinize sağlık okumaya değer . Esen kalın.

    YanıtlaSil
  2. Artık çevrem de sadece huzur var olsun! İstiyorum ben de.
    Bakalım ne olcak ? Merakla öbür sayfaya geçiyorum,duramadım galiba bu gece hep buradayım...

    YanıtlaSil