20 Haziran 2016 Pazartesi

GURBET

 İnsanın kendini yaşadığı yere ait hissedememesi ne acınası bir durum. Sık sık kabından çıkmak arzusu ve devamında en savunmasız yanlarının açıkta kalışı. Yıkıcı darbeleri hep bu yumuşak yanlarından alışı. Etrafı konuşup, gülüşen insanlarla doluyken bile içini kemirip duran yalnızlık hissi ve bu duygu ile tek başına savaşmak zorunda kalışı.
 Neymiş; memleket, insanın doğduğu değil, doyduğu yermiş. Vallahi de yalan. En azından gerçek anlamı yalan.

  Ruhunu, kalbini doyurmayan yerden ne memleket oluyor, ne de yuva. Öyle gurbet gurbet dolanıyorsun iş güç peşinde. Attığın her adım, dokunduğun nesneler, soluduğun hava... ardında bıraktığın ne varsa sahipsiz ve yabanıl duruyor. Öyle istemeye istemeye yapıyorsun ki her şeyi!
 Ortalıkta dolananın sen değil de ancak bir gölgen olabileceğini göremeyen buna rağmen seni tanıdığını iddia eden gözlerle yalnızlığını gidermeye çalışıyorsun. Olmuyor.  Eksik kalıyor ilişkilerin. 
  Üstelik çocukluğunun bihaber olduğu toprak parçası memleket olabilir mi, mümkün mü bu? Minik ayaklarının tepmediği yollar, minik ellerinin dokunmadığı apartman duvarları, daha önce hiç tırmanmamış olduğun erik ağacı... anılarında yeri olmayan bir tablonun üzerine ne renk koyarsan koy, tuvalin karanlığında bozulmaz mı çizdiğin şekiller? 
  Geçtiğin sokaklarda bir zamanlar ilk aşkınla rastlaşmadıysan, benimseyebilir misin hanımeli kokan duvarlarını? 
  Kıyısında serinlediğin denizi, kestane ve meşe ağaçlarının gölgesinde oynadığın parkları, şehir sınırından dışarı çıkamamış olan lezzetleri bu kadar uzağındayken, evindeymiş gibi hissedebilir misin gerçekten?
  Oralarda bir yerlerde anne ve baban bir çatının altında yaşamaya devam ediyorken, sen o geçmişini doyuran kokudan kilometrelerce uzakta yaşayabilir misin, sanki hiç ayrılmamış gibi?
 Ah ah! Karnı tok olduğundan mı bu şımarık duygulanımlar ve yersiz delirip durmalar? Yok yok. Ben yerimi, yurdumu özledim. Hem de bu sefer öncekilerden çok daha fazla. 

21 yorum:

  1. Bir zamanlar bende ozlerdim . Var Mi doğup büyüdüğüm yer gibisi.

    YanıtlaSil
  2. Buzlu Kalem kaleminden sıcacık bir özlem akmış bu defa... Doğru doğduğun yer nefes aldığın yer soluğun adeta. Buzlu Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Zaman yaklaştıkça tavana vuran buram buram özlem kokan bir yazı yine tüm sıcaklığıyla ...
    Kalemine sağlık canım ...
    Gitmeden mimlendin ona göre ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim didemciğim, senin kavanozları hazırladım; biraz mavi, çokça da yeşil ;) Kaldı 9 gün :))

      Sil
  5. Sen yine iyisin. Dönebileceğin bir yer var. Ya bu gezegene ait hissetmeseydin ?

    YanıtlaSil
  6. Anladım ben seni
    O kadar aynı ünlemler,soru işaretleri ve buruklukla dolmuş ki yürek ..hele yaş beri gelince...
    "Ruhunu, kalbini doyurmayan yerden ne memleket oluyor, ne de yuva" demişsin ya
    Anladım ben seni..kalemine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim... Yapacak bir şey yok tabi, alışmak lazım. Bir de tatilleri iple çekip ruhunu doyuracak başka şeyler bulmak. Sevgiler...

      Sil
  7. Ben babamın gezici mesleği yüzünden doğduğum yeri hiç tanımadım ama İstanbul'da okuyup çalışırken İzmir'i çok özlerdim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İzmir özlenilmeyecek bir şehir değil zaten. Her gidişimde çok beğenirim.

      Sil
  8. Uzun yillardir gurbette yasayan biri olarak seni anliyorum. Ama çocuklugumun geçtigi ülkeyi özlesem de yasadigim yerde mutluyum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben Ankara'yı hiç sevemedim, bu böyle gider sanıyorum. Sevgiler.

      Sil
  9. Bence ankaranın boğuculuğundan bu özlem kesinlikle... bende de var aynısı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olabilir, evet... Ankarada doğup büyüyenler de başka yerde yapamıyorlar ya onu anlamıyorum.

      Sil
  10. Bu kadar özlem çeken yine karakteriniz değil mi? Bak herkes yanlış anlamış yine:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır, hayır... bu sefer benim ne yazık ki :))

      Sil
  11. Özlem mi yoksa, özlenilen midir arzuladığımız?

    YanıtlaSil